İnsanları yaşamlarında farklı ve benzersiz yapan birçok faktör vardır.
KISKANÇLIKTA DOZ AŞIMI
İnsanları yaşamlarında farklı ve benzersiz yapan birçok faktör vardır. Bu farklılığın temel yapısı genetik ve psikolojik benzersizliklerdir. Ben alanımın dışına çıkmayarak sizlere psikolojik açıdan farklılığı hatta daha da spesifik olan kıskançlığın kişiden kişiye göre farklılıklarını aktaracağım.
Her insan deneyimlediği olaylar karşısında veya sonucunda “ düşünür, davranış ve duygu üretir “
İstisnasız her duygunun fazlası, zorlayıcı ve yorucudur
Gelelim duygular denizinin içinden çekip aldığımız “KISKANÇLIK” duygusuna ..
Onca duygu varken neden kıskançlık ?
Kıskançlık, temel duyguları en fazla etkileyen ve tetiklemesinin yanı sıra öfke ve şiddeti beraberinde getirebilen bir duygudur. Toplumda kıskançlık sebebiyle zarar veren veya gören maalesef ki geniş bir kesim vardır.
Seanslarda veya gündelik hayatta dinlediğim, gözlemlediğim bir çok kıskançlık hikayesi mevcut. Özel ve açık bir bilgi ; kıskançlık temelleri çocuklukta atılıyor.
Kıskançlığa dair ilk deneyim “anne-baba kıskançlığı” olabilir
Belirtmek isterim ki, insan dinamiğiyle ilgili psikolojik hiçbir konuda net bir tanım yapılamaz.
Yani “ parmak uçlarımız kadar özel ve eşsiziz. “
Temelinde güvensizlik, sevilmeme ve terk edilme korkusu gibi düşüncelere eşlik ettiği varsayılan bu duyguda, öncelik düzeyi ve derecesidir.
Çocuklarda kıskançlık konusunda yetişkinlerdeki kadar zorluk yaşanmamaktadır. Bunun temelinde aslında çocuğun oturmuş belli düşünce kalıplarının olmaması diyebiliriz. Çocuğun güvensizlik, sevilmeme korkusu gibi kavramları yeni oluşmaya başladığında bir kemikleşmeden söz edemeyiz. Yetişkinlerde kemikleşen düşünceler daha dirençli ve inatçı olabilmektedir.
Anne ve babasını kıskanan bir çocuğu ele alırsak,
Muhtemelen ki, kıskançlığı belli etme konusunda yetişkin gibi rol yapamayarak belli edecektir. Aralarına girme, bir diğer tarafı dışlama veya kötü davranma, kıskandığı kişiye daha fazla yaklaşma şeklinde belli etmesi olasıdır.
Kurduğu cümlelerde sadece kendini tanımlayan çocuk, üzüldüğünü, sinirlendiğini dile getirebilir. Kısacası ailenin veya uzman tarafından kolaylıkla üstesinden gelinebilecek kadar basit bir tablo sunar. Bu durum yetişkinlerde farklı seyreder.
Birbirini aşırı boyutta kıskanan bir çifti ele alırsak;
Çocukluğu, ergenliği farklı kültür ve ailede geçen iki yetişkinin kurdukları ilişki veya aileye taşıdıkları farklı kıskançlık tanımları olabilir. Bu anlamda çocuk kadar üzerinde değişime açık olmayan düşünceler devreye girer.
Yetişkinler kıskançlık yaşadıkları durumda kendilerinin ne hissettiklerini değil, karşı tarafın hangi davranışla o duygularını ortaya çıkardıklarına odaklanırlar. Aslında bakılan noktada kişinin kendisine değil onun hakimiyet kurmaması gereken alana baktığını fark edebiliriz.
Duyguları ikinci planda yaşayan yetişkinin güvensizlik, sevilmeme vb. kavramlara odaklanıp aslında eski yaşantılarında duyduğu kaygı ve korkuyu o ana taşıdığını görebiliriz.
Bunları fark edebilen çiftlerin konuşarak düğümlerini çözümleyebildiği gibi fark edilemeyen kısımda yüksek kaos ve istenmeyen sonuçlar görülebilmektedir.
Sonrasındaki pişmanlıkların yaşanmaması adına destek alınması tabloyu pürüzsüzleştirir ve onarır.
Uzman Klinik Psikolog Fulya ÇELİK
pskfulyacelik@gmail.com